şişedeki salkıma hücum...

Posted by Dilek ALTUN GENÇALP | Posted in , , , | Posted on Cuma, Nisan 23, 2010

Dün akşam yemekten sonra, aşkımla 'hangisini izlesek' diye dört film belirledik. Sağ elimin işaret parmağı, bu dört filme 'o piti piti, karamela sepeti' eşliğinde teker teker uzanırken, bir yüce ses bana 'Dur artık bunda' dediğinde, işaret ettiğim film, şimdi anlatacağım film değil, Wall-E idi. Böylece bir kez daha yüce sesleri dinlemememiz gerektiğini anladım. Sorun hadi, neden diye? Çünkü, Wall-E çalışmadı. Çalışmadı derken, ses

ve görüntü senkronizasyonu tutmamış; biz de seyretmedik haliyle. Ben yine aynı ritüele başlayacaktım ki, aşkım seçmiş, film de gerçek bir hikaye anlatacağını söylüyor. Her işte bir hayır vardır, dedim, ve başladım seyretmeye.

Sonrasında tüm filme hakim olacağını hissetiğiniz, muhteşem bir manzaraya açılıyor ilk perde. Uçsuz bucaksız bir arazi. Bir sıra toprak, bir sıra yeşillik, bir sıra toprak, ardından bir sıra yeşillik daha. Böyle devam ediyor kuş bakışı manzara. Evet, evet bildiniz, üzüm bağlarının manzarası. Sıradan üzüm bağları değil ama; bu bağlardan toplanan üzümler, ezildikten sonra mayalanarak şaraba dönüşürler ki, şahsen en sevdiğim üzüm, kırmızı şaraba dönmüş üzümdür.

Kameraya bağlarda çalışan insanlar girince, aklıma yıllar önce yaptığımız bağ bozumu turu geldi. Dört kız arkadaş ne kadar çok eğlenmiştik. Eğlenmenin yanı sıra, hükümetin, şarap üreticilerine çıkardığı zorlukları daha da yakından, ilk ağızdan dinlemiştik! Şimdi geriye dönüp baktığımda, hiç bir şeyin değişmemiş olmasını diliyorum; diliyorum, çünkü bugün bin beter hale gelmişiz. Değişim iyidir, diyorlar ya, bazen değişmemek daha iyi olabiliyormuş; bakınız şekil 1 A: şarap üreticilerinin hali. Sektörden bir istek şarkı, Sezen'den
Haydi artık çek git yoluna, bıkmışım dertten;
Gölge etme, başka ihsan istemem senden
beşik kertmesi nazlı yari devlete gidiyor!

Bugün eşek yükü para ödeyerek tadına bakabildiğiniz California şaraplarının, dünyada nasıl tanınıp popüler olmaya başladığını anlatan bir hikaye, ''Bottle Shock''. Filmi bu gözle seyredince içim acıyor. Şarabın doğduğu yer olan Anadolu toprakları şaraplık üzüm üretimi için doğal ortam sunmuşken, şarap üreticilerine, gerek vergilerle, gerek reklam ve satış yasaklarıyla aman verdirmeyenler... Alemin yapay yöntemlerle bile şarap üretip ekonomik fayda sağlamasını boş boş seyredenler... 'Mahalle baskısı diye bişi yoktur.'' deyip, içki ruhsatı almak isteyenlerin, ruhsatlarını yenilemek isteyenlerin emdikleri sütü burunlarından fitil fitil getirenler... Alkol servisi yapılıyor diye kızıp, resmi, gayri resmi her tür toplantıyı terk eden ülke yönetiminde söz sahibi kişiler... Mukaddes yerlerde içki su gibi akacak diyenlerle, bunun gazına gelenler, zihnimde halay çekiyorlar. Derken, halay başı, İtalya'ya doğru sürüklüyor peşindekileri. N'oluyor, ne yapacaklar diye merakımdan, dikkatimi filme veremiyorum. Halbuki o sırada, Fransız 'sommelier'ler, hangisinin ne olduğunu bilmeden önlerine gelen şarapları tadıp, not verdiler; yarışmada birinci olan şarap açıklanacak.

Aynı anda zihnimde, Cosmoprof Fuarı'na varıyoruz; ziyaretçilere Türkiye'nin 'iş yapılabilir ve açık fikirli bir ülke' olduğunu anlatmak için Türk şarabı ve peynir servisi yapıldığını duymuş meğer bu halay ekibi; basıyorlar köteği Türkiye standını ziyaret eden gariban yabancı iş adamlarına; 'aman ne yaptınız' diyen haddini bilmez(!) Türkler de alıyorlar nasiplerini, doğal olarak...
Bugün gazeteyi okurken, Devlet Bakanı Zafer Çağlayan'ın şu sözlerini okudum:
''Yurtdışında Türklerle evli yabancılar, o ülkede Türk ürünlerini tanıtacak.''
Bu, kimi özne, kimi yüklem aldığını, kime ne görev çıkardığını henüz tam olarak anlayamadığım açıklamayı, sadece aklıma takıldığı için yazdım; yoksa filmle ilgili değil.

Filmi, Hayalinin peşinde koşarken kendine güvenini yitirmiş baba, Jim Barrett; aklı beş karış havadayken, sonradan toparlanan oğul, Bo Barrett; Chateau Montelena'nın chardonnay'sini kutsal ruh niyetine seyrettim. Steven Spurrier neydi derseniz, Gabriel :))

Bana bakmayın siz; ne niyetine seyderseniz seyredin, çok hoş bir film.


Bottle Shock














Bottle Shock (2008)

Yönetmen: Randall Miller

Oyuncular: Alan Rickman, Bill Pullman, Chris Pine, Freddy Rodriguez, Rachel Taylor

Comments (0)