Oscar, balerine gider mi?

Posted by Dilek ALTUN GENÇALP | Posted in , , , | Posted on Perşembe, Ocak 27, 2011

Siyah Kuğu
Hayatın anlamını bale yapmakta bulan mükemmelliyetçi Nina.
Bale topluluğunun yönetmeni Thomas.
Ve topluluğa yeni katılan balerin Lilly.

Bu üçlünün ilişkilerine, Nina'nın eski bir balerin olan annesi Erica, topluluğun emekli edilen baş balerini Beth ve gözlemci olarak da bendeniz eşlik ediyoruz.


Thomas, sezonu Kuğu Gölü ile açmak istiyor. Bir isteği daha var:

zarif, kırılgan ve 'iyi' olan beyaz kuğu Odette ile


vahşi, yok edici ve 'kötü' siyah kuğu Odile'i

aynı balerinin canlandırması.

Ben de dedim ki, aslında bunun zor olmaması lazım. Çünkü, 'iyi' ve 'kötü' el ele, kardeş kardeş yaşayıp giderler içimizde. Sorun, 'kötü'nün, tabiri caiz ise, 'iyi'yi canlı canlı yiyip bitirmesi.

'Yok abi, ben safi 'iyi'den oluşuyorum, kessen iyilik akar' falan diyene rastlarsan, sana tavsiyem Thomas, koşar adım kaç yanından. Bir daha da menziline girme. Çünkü, iyi insan olmak o kadar zor, o kadar emek isteyen bir iş ki. Hele dünyanın her tarafında, her ülkesinde, her toplumda her türlü kötülüğü meşru kılma kültürü geçerli olduysa. Mesela kendi ülkemden örnek vereyim, namus cinayeti diye bir kavram var, biliyor musun? Namus temizlemek için adam/kadın öldürenler, olması gerektiği kadar değil, indirimli cezalar alıyor, inanabiliyor musun? Yani, demek istediğim, kimse kötülük yaptığını düşünmediği için, rahatlıkla kendi adını 'iyi'lerin listesine yazdırır. İnsan olarak, safi iyilikle dolu olmak, günümüz insanı için hiç mümkün değil.

Başkası da, 'ben safi 'kötü'yüm arkadaş', diyebilir. Olabilir. Fakat, söylediğinin doğru olmayabileceği ihtimali, yani iliklerine kadar kötü olmayabileceği ihtimali, yukarıdakinden daha fazladır; bundan emin ol. Tabii yine de, temkinli olmakta fayda var ama Thomas, bunlar sana komas ;-))

Zarif, kırılgan ve iyi beyaz kuğu için Nina'nın rol yapmasına gerek olmadığını yeterince gözlemlemiştim. Ürkeklik, çaresizlik ve kaçma isteği zaten var ruhunda; tüm bunlar dansına da yansıyor. Thomas da, benimle aynı fikirde. Yanlız, ona söylemediğim bir şey var Nina hakkında. Ve bu beni çok rahatsız ediyor. Sürekli bir boyun eğmeler, sürekli bir başkasına teslim bayrağı çekmeler. Kendini yetersiz görmeler, durmaksızın çalışmalar falan. Bilmiyorum. Hoş değil. Bu düşüncelerimi bilmese bile, anlıyorum ki Thomas'nın da endişeleri var.

Ben, Siyah Kuğu'ya uygunluğu için endişelenedurayım, bir dizi olay Nina'nın hayatını olumsuz etkiler oldu. Nina'nın kendisi bir garipleşti, annesi bir garipleşti. Hatta, Nina'nın söylediğine göre Thomas ve Lilly de bir tuhaf davranır olmuşlar. Aslında, bunu ben de hissetmedim değil. Nina'ya söylemedim ama, gördüklerimden ve duyduklarımdan sonra, bana kalırsa, annesi, Thomas, Lilly, Nina ve hatta ben bile Dr. Jekyll-Mr. Hyde durumunda olabiliriz!

Film ve konusu, adına yakışır derecede 'noir', yani karanlık. Kamera açıları - özellikle Nina'nın bazı sahnelerinde: şimdi hangileri olduğunu yazmıyorum ama, siz filmi seyrettikten sonra üzerinde konuşabiliriz -, ışık ve gölge oyunları ile karanlığın kullanımı, gerilimin dozunu iyice artırıyor. Film olarak 'süper' değilse bile, Natalie Portman 'süper'. Oscar adayı filmlerden, bunun haricinde The Kids are All Right'da Annette Bening, Rabbit Hole'da Nicole Kidman'ı izledim. Bence, 'En İyi Kadın Oyuncu' kategorisinde, Natalie Portman karşısında şansları zayıf.












Siyah Kuğu (2010)


Yönetmen: Darren Aronofsky

Oyuncular: Natalie Portman, Vincent Cassel, Mila Kunis, Barbara Hershey, Winona Ryder

Aldığı (en önemli) Ödül: Golden Globe 'En İyi Kadın Oyuncu'



Comments (2)

Hey, I am checking this blog using the phone and this appears to be kind of odd. Thought you'd wish to know. This is a great write-up nevertheless, did not mess that up.

- David

What did you checking via phone?