Güvenilir Blog

Taha Bartu

Torunum Taha Bartu’ ya ben: “sen Ankara' lısın” diyordum… O bana: “hayır ben hem Ankara' lı hem de Üsküp' lüyüm’ diye çeviriyordu. Hatta üsteliyordu. Öyle sıradan bir demek değildi bu. On beş tatilinde annesiyle on günlüğüne Üsküp’e geldi. Çocuk bize alıştı. Gitmeleri gereken günden öncesinden başladı annesiyle pazarlığa: "Keşke birkaç gün daha kalsak" diyerek. Annesiyse "olmaz" dedi. "Okul başlıyor!"


Gitme gününde de bu devam etti. Bir yandan eşya, defter, oyuncaklarını derliyor, diğer yandan durmadan,  dönüşü birkaç gün ertelemesi için annesine yalvarıyordu. Derken, taksi çağrıldı. Otobüs durağına gitmek için araba geldi. Arabaya bindiler. Aynı sözler devam ediyordu onda… Keşke birkaç gün daha kalsalardı. Sanki o birkaç gün bitmeyecekti…

Otobüse bindiklerinde  annesiyle tartışmaları epeyce artmış. Dedesi gibi sesli olan Taha Bartu’ yu herkes dinlemeye başlamış. Dokunaklı konuşmasını bilen torunum, otobüstekilerin gözlerini yaşla doldurmuş.

İstanbul derken, Bolu tünelini geçip, Ankara’ ya, oradan da eve varmışlar.

Babasını özleyen Taha Bartu hemen ona sarılmış.

Geldikleri gün Taha Bartu yorgun argın yatağına girerek uyur. Ancak ertesi gün çocuğun ağzından bildiğimiz bir türkü düşmez olur:

Mendilimin yeşili aman aman,
Ben kaybettim eşimi
Al bu mendil sende sende kalsın,
Sil gözünün yaşını
Aman doktor canım gülüm doktor,
Derdime bir çare
Çaresiz dertlere düştüm,
Doktor bana bir çare.
Aman doktor canım cicim doktor,
Derdime bir çare
Çaresiz dertlere düştüm,
Doktor bana bir çare
Mendilim benek benek aman aman,
Ortası çarkı felek
Yazı beraber geçirdik,
Kışın ayırdı felek

Aman doktor canım gülüm doktor,
Derdime bir çare
Çaresiz dertlere düştüm,
Doktor bana bir çare
Aman doktor canım cicim doktor,
Derdime bir çare
Çaresiz dertlere düştüm,
Doktor bana bir çare…

Taha Bartu’ nun dili aynı mısraları durmadan tekrarlamaya başlıyor,

Aman doktor canım gülüm doktor,
Derdime bir çare
Çaresiz dertlere düştüm,
Doktor bana bir çare
Aman doktor canım cicim doktor,
Derdime bir çare
Çaresiz dertlere düştüm,
Doktor bana bir çare…

Bir kere derken, iki kere derken Taha Bartu kırık plaka döner.. Annesi dayanamayıp bağırır:

- Yeter ya Taha Bartu…

Taha Bartu annesinin yanına yaklaşınca ona der:

- Anne, bu türkü beni anlatıyor sanki?

Taha Bartu haklıydı. Her ne kadar sadece annesi tarafından Balkanlı olsa bile. Babası ile Antalya’ da büyük babasına giden Bartu orasını da seviyordu. Ancak o çocukluğuyla Balkanların soğuğunu Antalya’ nın güneşine değiştirmekten yanaydı. Balkanların havası onun bu yaştan daha solumak istediği şeydi…

Babası düşünüyordu… Öyle düşüne düşüne o da o türküyü söylemeye başladı oğluyla birlikte. O Anadolulu olmasına rağmen Balkanlarda onu ve oğlunu bağladığı şey neydi… Balkanlar derken oranın merkezi Üsküp’ tü onları çeken… Üsküp' ün suyu, Vodna' sı, Saray' ı, Tıreska’ sı ve daha neresi… Hatta sıcak insanı, türküleri, her şeyi tek sözle!

Az sonra Taha Bartu’ nun annesi de onlarla o türküyü söylemeye başladı… İkili, bu sefer üçlü oldu...

Üçü de türküyü okuyorlardı. Ama türkünün hep aynı mısralarını tekrarlayarak:

Aman doktor canım gülüm doktor,
Derdime bir çare
Çaresiz dertlere düştüm,
Doktor bana bir çare
Aman doktor canım cicim doktor,
Derdime bir çare
Çaresiz dertlere düştüm,
Doktor bana bir çare…

Tekrarlayarak ve düşünerek: Üsküp' ün kebabı, sıralı pitesi, anneannesinin pazı pitesi, Boşnak pitesi, lahana sarması, Boşnak sucuğu, oranın kuru balığı…

O anda zil çaldı… Taha Bartu hemen yerinden sıçradı kapıya koşarak:

- Belki gelenler anneannem ve dedemdir, dedi…

Kapıyı açtı. Gelenler amcalarıydı… Taha Bartu amcaları için sevindi, ama onlar anneannesi ve dedesi değillerdi… Anneannesiyle dedesi gelselerdi onlar da türküyü söylemeye katılırlardı… Bir farkla sadece... Türkü onları hem anlatacaktı, hem ağlatacaktı... Göçün acısı, onların da içlerinde hissettikleri duyguydu çünkü…