Torun Orhan Üsküp'te

Posted by avni engullu | Posted in , , | Posted on Perşembe, Nisan 21, 2011

Bir ay önceleri rüyamda görmüştüm Üsküp’e geleceğini Evliya Çelebi’nin. Sabah kalktığımda rüyamı hanıma anlattım. Hanım güldü:
Ölü diriyi getirir derler… Zira ölen kişinin gelmesinin mümkün olmadığını ikimiz de biliriz. Bu mümkün olsaydı da ilk gelişindeki Üsküp’ün şimdiki halini görüp hemen mezarına dönmek isterdi.
Ne diyeyim… Kadın haklıydı… Eski Üsküp’ü düşünen kim?


1630 Muharremi’nin Aşure Gecesi, Ahi Çelebi Camii’nde cemaat arasında Hz. Peygamber’i görür ve heyecanlanarak “Şefaat ya Resul Allah!” diyeceği yerde “Seyahat ya Resul Allah! der. Hz Pey­gamber de onu hem şefaat hem de seyahatle müjdeler.

Bu arada cemaat arasında bulunan Sa’d b. Ebu Vakkas seyahat­lerinde gördüğü yerleri yazmasını ister ve şöyle der:
Yürü! Ok ve yayla gaza eyle. Sana müjde olsun. Bu mecliste ne kadar ruhla görüşüp ellerini öptünse hepsini ziya­ret etmek nasip olacak. Dünya seyyahı ve insanların meşhu­ru olacaksın. Ama gezip tozduğun memleketleri, kaleleri, şe­hirleri, acayip ve garip eserleri, her diyarda yapılan güzel şey­leri, yiyecek ve içeceklerini yazıp güzel bir eser meydana ge­tir ve benim silahımla iş görüp dünya ve ahirette manevi oğ­lum ol. Tuz ekmek hakkını gözle. İyi dost ol. Kötülerle arkadaş olma… 
Diye anlatıyordu Evliya Çelebi’nin Üsküp' lü torunlarından Orhan dedesinin kıyafetiyle Türk Çarşısını gezerek. Orhan devam etti anlatmaya:
Evliya Çelebi son derece dikkatli bir seyyahtır. O, gezdi­ği yerlerin tarihini, coğrafyasını, iklim ve tabiatını, sanat eser­lerini, insanlarını, insanlarının giyiniş, yaşayış, dil ve dinleri­ni, silahlarını, âdetlerini, tanınmış hususiyetlerini, yerleşme şekillerini, kısaca şahsi ve günlük hayattan, cemaat hayatına, manevi hayata kadar bütün unsurları eserine almıştır.
Okumayan yoktur sanırım onun yazdıklarını!
Onu gören ilgiyle dinliyordu. Bazıları bu kim diye soruyordu. Kimileri sormuyordu. Tanıyordu Üsküp' lü Orhanı… Orhansa küçük kızımın arkadaşıydı ilkokuldan.

Önemli olanı rüyam gerçekleşti! Derler ya ölüyü görürsen rüyanda dirisi gelir oralara! Ama hanıma bu sefer: Evliya Çelebinin giyimiyle Üsküp'lü Orhan çarşıyı geziyor ve ilgi uyandırıyordu! demek zorundaydım. Sonra bir ilahiyi hatırladım:
… Gâh çıkarım gökyüzüne
Seyrederim âlemi…
Sizin dünya gözüyle Üsküp’te gördüğünüz bu âlemi onun ruhu zaten seyrediyordu. Torunu Orhan aracılığıyla… Bu sefer Çifte Hamam mekanınındaki resimler bize seyrettiyordu onu! O yeryüzüne inmişti torunu Orhan Aracılı ile ve diyordu:
Gah inerim yer yüzüne
Seyreder alem beni…
Uluslararası Balkan Üniversitesinin kültürel faaliyeti olarak Evliya Çelebi’nin doğumunun 400. yıldönümü dolayısıyla gerçekleşen resim sergisi Üsküp'lü ve Üsküp dışından gelenlere bu günlerde bir ziyaret mekânıydı.

Resmi açılışta sergiye katılanları gördüm… Sayayım onları bir bir: Makedonya TC Büyükelçisi Gürol Sökmensüer, TC Büyükelçilik Konsolosu Kadir Akçeşme, Askeri Ataşe K. Alb. Metin Alpcan, TIKA Başkanı Mustafa Bozdemir, Makedonya İslam Camiası Kalkandelen Müftüsü Alifikri Esati ve diğerleri vardı.

Burada şunu da belirtmek zorundayım: Kafamda bir sürü soru oluştu. Gazeteci gözlerim soru işaretlerinin devamında yatan cevapları da görüyordu. Mesela orada olması gerekenlerden kimler yoktu! Onların sayısı ise çoktu maalesef! Organizasyonda aksama vardı dersek onu görmedim. Gördüklerimse başka bir yazının konusu olsun!

Sergiye evsahipliği yapan, Üsküp Çarşısında ünlü tarihi mekân ‘Çifte Hamam’ Makedonya Milli Galerisi’nde Uluslararası Balkan Üniversitesi (International Balkan University - IBU) Rektörü Prof. Dr. Hüner Şencan’ Rektör yardımcısı Prof. Dr. Liljana Markovska ve Prof. Dr. Abdurauf Pruthi’nin konuşmalarını dinledik. (Sergiyi ilk gününde uygun bir zamanda rahat rahat gezdiğimden o akşam bendeniz sadece âlemi seyretmek için oradaydım!)
Oradan acele acele ayrılmazdan önce bu kültürel olayda en çok hizmeti geçen ve serginin resmi açılışını yapan Rektör Prof. Dr. H. Şencan’a sorduğum bir soru üzerine aldığım kısa cevapla bitireyim yazımı:

‘Sergi iki ülke ilişkilerinin gelişmesine önemli ölçüde katkı sağlayacaktır. Çünkü ortak kültürel geçmişe sahibiz. Makedonlar tarihte 500 yıllık bir dönemi unutup tarih ötesine gidemezler. Gittiklerinde ise mitolojiden başka bir şey bulamazlar. Oysa Evliye Çelebi görmüş, yazmış ve anlatmıştır. Onun anlattıkları hem eser olarak hem sözel miras olarak hala yaşıyor. Hayal değil gerçek. O zamanlar çok kültürlü bir ortamı yaşamışız, hala yaşıyoruz ve gelecekte de yaşayacağız. UNESKO Evliya Çelebiyi çok kültürlülüğü besleyen, yaşatan dünyadaki 20 önemli adam içinde görmüş. Evliya Çelebi bizim Makedonlara uzattığımız dostluk elidir. Memnuniyetle görüyorum ki Makedonlar da Evliya Çelebi'yi benimsemişlerdir. Makedonya’nın birçok gazetesi ve internet sitelerinde sergimiz konu olmuştur. Bu güzel bir gelişmedir. Sergimize Büyükelçimiz Gürol Sökmensüer beyefendinin teşrif etmesi bizim için onur kaynağıdır. Doç. Dr. Armağan Gökçearslan’ın tasarımlarını ilgiyle incelemiş ve kişisel kanaatim memnun olduğu gözlemlenmiştir. Katılımcılardan da genel bir memnuniyet duygusu sezilmiştir. Çünkü Evliya Çelebi sergisi değerlerimizin farkına varmamızı ve bu değerleri diğerleriyle paylaşmamız cömertliği imkânını bize sağlamıştır’.

Bilirim! "Sadece rektörle mi görüştün’ diyeceksiniz. Evet… Neden olmasın?

Başkalarıyla görüşseydim, eve gitmekte gecikirdim. İlhami Emin’in programında hanımım yanımda olmasına rağmen aynısını yaptım onun isteği üzere.
Daha doğru yazmak için her gün sergiye uğradım değişik vakitlerde. Bazen seyircileri görüyordum… Sergi salonu bazen boştu. Bazen gelen öğrenciler vardı. Oradakilerden bilgi ediniyordum. Aldığım bilgilere göre kış aylarında sergi salonu dört ay boş kalmış. Buna göre çalışan bir mekân değil orası. Mekânın canlandırılması açısından orayı seçmek iyi olmuş bir yandan. Öte yandan baktığınızda Üsküpte sezilen bir gettolaşmanın devamı görüldü sanki bu serginin Müslüman kesiminde yapılmasında. Her zaman diyorum… her zaman diyeceğim de: Üsküp tümüyle herkesindir! Herkes Üsküp' ü kendinin hissetmeli… Üsküp'ün her karışı her insanındır! Onun dini, ırkı, milliyeti, toplumsal konumu ne olursa olsun…

Birkaç sanatçının görüşünü edinmek istedim. Onlar serginin içerdiği resimlerin pek doyurucu olmadıklarını belirttiler. Sergiyi izleyenlerin sayısı aldığım bilgiye göre 800’ü geçmedi… Sadece Üsküp’ün nüfusu en azından 800 bindir. Buna göre sergiyi her bin kişide bir kişi seyretmiş. Bunu serginin Üsküp’te üzerine ilgi çekmediğini gösterdiği kadar, Üsküp ve Makedonya’da kültürel yozlaşma derecesini de açığa vuruyordu!

Bir başka sergi daha iyi kabul görür dileğiyle 18 Nisan olan kapanış gününde de ziyaret ettim!

Comments (0)